Lancet’ten Lancetgate’e

Dr Ahmet İlker Tekkeşin

Lancet’ten Lancetgate’e Dr Ahmet İlker Tekkeşin COVID-19 pandemisi tüm Dünya’da önce bir sağlık krizine, sonrasında etkileri uzun bir süre devam edecek ekonomik krize ve son olarak da ortaya çıkan veya uydurulan bilimsel verilerin yayımlanması ile bilimsel bir krize yol açtı.22 Mayıs’ta Lancet dergisinde yayımlanan ve çok ses getiren Klorokin ve Hidroksiklorokin’in COVID-19 tedavisinde kullanımının zararlı ve ölümleri arttırdığını gösterdiği yayının yankıları hızlı ve güçlü oldu. Bu çalışma sonrası Dünya Sağlık Örgütü kendi değerlendirmesini yapmak yerine bu gözlemsel yayına güvenerek Hidroksiklorokin kullandığı klinik çalışmayı durdurdu. Yayının yayınlanması sonrası eleştirilerde özellikle Twitter (#Lancetgate pek çok ülkede TT listesine girdi) vasıtasıyla hızlı bir şekilde ortaya çıktı. Bu itirazlar sonrası ilk aşamada Lancet dergisi yazı ile ilgili 30 Mayıs tarihinde 2 adet düzeltme (made two corrections to the study) yayımladı ve diğer başvuruların incelendiğini ifade etti. İtirazlar ve eleştiriler pek çok akademik kaynak ve yoldan gelmeye devam etti ve 5 Haziran tarihinde yazının 3 yazar tarafından geri çekildiği Lancet dergisi tarafından açıklandı.
Surgisphere
Bu yayında kullanılan ve 671 hastaneden toplam 96032 hastaya ait veriler sadece Surgisphere isimli Amerika kökenli bir şirket tarafından ulaşılabilir durumda olduğu anlaşılması üzerine pek çok itirazlar yükseldi.

Bu şirket kendini bulut tabanlı sağlık veri analiz şirketi olarak tanımlamaktadır. Lancet çalışmasında kullanılan veri seti bakılınca bu şirketin çok geniş ve sofistike bir veri ağı olduğu imajı uyandırmaktadır. Bu tarz çok uluslu veri setine ulaşabilen şirketin pek çok araştırma için gereken altyapıya sahip olduğunu ve pek çok yayına veri sağladığını düşündürtmektedir. Buna rağmen ismi geçen şirketin bu yayın öncesi hakemli dergilerde yayımlanmış sadece bir adet yayını bulunmaktadır. Bu yazıda 1 Mayıs tarihinde The New England Journal of Medicine dergisinde yayımlanan Cardiovascular, Drug Therapy, and Mortality in Covid-19 yazısıdır. Bu yazıda incelendiğinde ülkemizden ismi belirtilmeyen 3 hastaneninde bu çalışmaya veri gönderdiği görülmektedir. Şirketin Research section of Surgisphere's website incelendiğinde sadece 23 vaka çalışması olduğu görülmektedir. Şirketin çalışanlarına bakılınca sadece 5 tane çalışan görünmekle (Surgisphere has five employees) birlikte, bu çalışanların sadece 2 ay önce işe alındığı anlaşılmaktadır. Şirketin kendini tanımladığı çokuluslu sağlık verilerinin yapay zeka algoritmaları ile incelenmesi bu çalışan sayısıyla çok mümkün görünmemektedir.

Dr. Sapan Desai
Şirketi 2007 yılında kuran Dr. Sapan Desai’nin araştırma geçmişine bakarsak (PubMed search) sadece 39 tıbbi araştırmada ismini görüyoruz. Bu tarz bir geniş veritabanına sahip olmasına rağmen yukarıda bahsettiğimiz iki çalışma dışında Surgisphere verisi ile bir yayın görünmemektedir.

Dr. Mandeep Mehra
Harvard Üniversitesi’nde akademisyen olan ve Boston Brigham’s and Women’s hastanesinde kardiyovasküler cerrah olarak çalışmaktadır. Klorokin ile ilgiliSurgisphere verisi ile yazılan iki yazınında birinci yazarı konumunda. 22 Mayıs’ta Lancet dergisinde yazının yayımlandığı gün New England Journal of Medicine dergisinde Remdesivir for the Treatment of Covid-19 — Preliminary Report çalışmasının sonuçları açıklandı. Bu çalışmada Gilead firması tarafından üretilen Remdesivir isimli ilacın COVID-19 hastalarında iyileşme süresini plaseboya göre kısalttığını gösteren sonuçlar yayımlandı. Bu çalışmanın ve Remdesivir’in diğer iki ana çalışmasının yapıldığı merkezler ile Lancet’te yayımlanan Klorokin çalışmasının 4 yazarından üçünün çalıştığı merkezlerin aynı olması da ilginç bir tesadüf oluşturmaktadır.

Veri
Çalışmada ki verilere bakacak olursak Surgisphere veri kaynağı hakkında çok az bilgi vermiştir. Katılan hastanelerin ismini açıklamayı bırakın hangi ülkeden kaç hastane olduğu bile açıklanmamıştır. Sadece verilerin kıtalara bağlı dağılımından bahsedilmektedir. Avustralya hem kıta hem de ülke olduğu için veri gizleme açısından en kompleks yer olduğu görülmüştür. Sürpriz olmayan bir şekilde bu çalışmada ki yanlış verinin ilk keşfedildiği yer Avustralya oldu(The Guardian reported yesterday). Çalışmada Avustralya için bildirilen ölüm sayısının ulusal olarak bildirilen sayıdan fazla olduğunu göstermiştir. Çalışma 21 Nisan’da Avustralya’da 73 ölüm olduğunu gösterirken resmi kaynaklarda bu sayı 67 olarak yer almıştı. Bu uyumsuzluk hakkında yazının yazarlarından Dr. Mehra hatanın bir hastanenin kendisine yanlış kıtada göstermesinden kaynaklandığını belirtti.

Kuzey Amerika verileri de oldukça şüpheli görülmektedir. Çalışmaya 14 Nisan tarihinde bu bölgeden alınan toplam hasta sayısı 63315 olarak gösterilirken aynı tarihte sadece ABD’de o tarihte toplam 63276 hastanede yatan COVID-19 tanılı hasta mevcuttu (COVID Tracking Project by The Atlantic). Kanada ve Meksika verileri eklendiğinde bu sayı yaklaşık 66000 olmaktadır. Bu verilere göre Surgisphere Amerika’daki hemen her COVID-19 vakasına erişime olduğunu kabul etmemiz gerekiyor. Bu da pek olası gözükmüyor. Çalışmada bildirilen Afrika verileri o tarihte kıtada olan hastaların %25’ini, ölüm sayısının %40’ını kapsamaktadır. Çalışmada tarif edilen aritmik tanıları koymak için gereken ekipman ve elektronik kayıt sisteminin bu derece yaygın kullanımının olmadığı düşünülmektedir. Buna benzer istatistiksel ve metodolojik hataları içeren bir open letter akademisyenlerin imzasına açılmış durumdadır.