Tarihin başlangıcından bu yana insanlığın uğraştığı en büyük üç sorun kuşkusuz açlık, yoksulluk ve hastalık olmuştur. Bu üç sorunun tarihsel dönüşümü ve geleceği hakkında ki fikirlerimi paylaşmak istiyorum. Tarımın icadı ve yerleşik hayata geçilmesi ile insanların hepsini beslemek için toplumun %90’ı tarımla uğraşması gerekiyordu. Bu süreç 10000 yıl boyunca devam etti. 1800’lü yıllarda bile toplumların yüzde %80’inden fazlası tarım ile uğraşıyordu. Endüstri devriminin başlaması sonrası 1900’den itibaren gelişmiş ülkelerde bu oran önce yarıya inip yüzde 40 oldu, daha sonra sadece 30 yıl içinde yarıya inip %20’ye düştü. Sonraki yarılanma sadece 25 yıl sürerek yüzde 1955’te yüzde 10’a düştü. Bu tarihten itibaren iki kez daha yarıya indi, günümüzde yüzde 2’nin biraz üzerindedir. Bu teknolojinin toplumları etkileme gücüdür.


Bu gelişme trendine rağmen Dünya’da halen çoğu çocuk olan 800 milyon aç insan var. Beş yaş altı çocuk ölümlerinin yüzde 50’si açlığa ve yetersiz beslenme ile ilişkilidir. Dünya’da açlık olmasının nedeninin, dünyanın giderek artan nüfusu beslemekte zorlandığı, gibi yaygın bir yanlış kanı vardır. Aslında durum böyle değil. Dünya besin üretimi için tarıma elverişli arazilerin yaklaşık üçte biri kullanılmaktadır. Açlığa sebep olan en büyük neden aslında yoksulluktur. Dünyadaki aç insanların yüzde 79’u besin ihraç eden ülkelerde yaşamaktadır. Bu ülkelerde üretilen ürünler kendi vatandaşlarının satın alabileceğinden fazlasına dünya piyasasında satılabilmesi bu durumu açıklar. Aslında modern dünyada yiyecek olmadığı için değil para olmadığı için insanlar açlık çekmektedir. Günde yaklaşık 25 sente, gelişmekte olan ülkelerdeki aç insanlar beslenebilir, yani dünyadaki bütün aç insanları yılda 70 milyar dolara besleyebiliriz. Açlığı yenmenin en etkili yolu olarak yiyecek maliyetini düşürme trendini sürdürmemiz gerekmektedir. Yiyecek fiyatlarını düşürmek ve açlığa son vermek için yapay zeka ve robotlar gibi teknolojiler sayesinde pek çok gelişmeler sağlanabilir. Yapay zeka bize nerede neler yetiştirebileceğimiz konusunda şaşırtıcı fikirler verebilir. Bunun dışında daha iyi tohumlar üretebilir ve sulama, gübreleme ve ürün rotasyonu hakkında yararlı bilgiler ortaya koyabilir. Teknoloji sayesinde mahsuller artıp ve maliyetler düşecektir.

Tarım yöntemlerinin geliştirilmesi dışında üç boyutlu yazıcılar ile insanlar evlerinde kendi besinlerini üretebilecekleri düşünülmektedir. Bu konuda üzerinde en fazla çalışılan besin yapay ettir. Gelecekte sağlıklı, lezzetli ve daha çevre dostu etlerin üretileceği öngörülmektedir. Yapay bir biftek gerçeği gibi lezzetli ve ondan daha besleyici olmasının yanında fiyatı çok ucuz olursa gerçeğine göre daha fazla tercih edilmesi kaçınılmaz olacaktır.


Yoksulluk sorununun tarihine bakacak olursak endüstri devriminin etkisini net olarak görebiliyoruz. Son birkaç bin yıldaki ortalama gelir grafiğine bakacak olursak , tüm süre boyunca neredeyse düz bir çizgi görürüz ta ki çizginin yukarı doğru asla geriye bakmadan roket gibi yükseldiği endüstri devrimi başlangıcına kadar. Bu eğrinin önümüzdeki dönemde de aynı şekilde artış trendine devam ettireceği öngörülmektedir.


Bu gelişmeye rağmen yoksulluk yine de devam ediyor. Dünyadaki kişi başına ortalama gelir günde yaklaşık 30 dolar olduğu halde, 1 milyar insan günde sadece 2 dolara geçiniyor. 1980 yılında dünya nüfusunun yarısı 2 dolardan az bir para ile geçinirken 1990 yılında bu oran %35’e düştü. O yıl Birleşmiş Milletler yoksulluğu 25 yıl içinde yarı yarıya azaltma hedefi koydu. Bu hedefe 5 yıl erken ulaşınca 2010’da yeni bir hedef belirledi: 2030 itibarıyla yoksulluğu tamamen bitirmek. Günümüzde Dünyanın yaklaşık %10’u, yani 1 milyardan az insan yoksulluk içinde yaşıyor. Bu gruba dipteki miyar deniyor ve bu gruba yardımcı olmak gerçekten zor bir iş. 2030 yılında yoksulluğun bitirilmesi hedefine yani 2 dolardan az kazanan insan kalmaması hedefine ulaşılması da aslında yeterli değil. Daha iyi bir yaşam tarzı için önce 3 dolara çıkarmak ve daha sonra da 10 dolara ulaşmak için çalışmalıyız.


Bu zor bir iştir. Bunu başarmanın en önemli yolu üretkenliği arttırmaktan geçmektedir. Günde 12 saat çalışan insanlar çalıştıkları saat sayısını ikiye katlayarak gelirlerini ikiye katlayamazlar. Her bir iş birimini daha üretken yapılması içinde gereken en önemli destekleyici teknolojidir. Üretkenliğin arttırılmasıyla dünyanın en yoksul kesimleri yoksulluktan kurtulur ve teknolojik büyüme oranını göz önüne aldığımızda , bu çok geçmeden gerçekleşecektir. Yapay zeka verdiğimiz her kararda bilgi vererek dünyadaki her insanı daha önce hiç kimsenin olmadığı kadar etkili ve bilgili kılabilir. Yenilikler hiç durmadan gelerek dipteki 1 milyara yoksulluktan kurtulmaları ve modern dünyanın muazzam servetinde pay sahibi olmaları için gereken araçları verebilir. Üçüncü en büyük sorunumuz olan hastalıklara bakacak olursak son yüzyılda en önemli ölüm nedenlerinin çok fazla değişmiş olduğunu görüyoruz. 1800’lü yılların sonlarına kadar en fazla ölüm nedeni olarak enfeksiyon hastalıklarını görüyoruz. Bu tarihten itibaren hastanelerde hijyen standartlarının oluşması, şehirlerde kanalizasyon altyapısının geliştirilmesi, aşıların bulunması ve antibiyotiklerin geliştirilmesi ile ölüm nedenlerinde 1950’li yıllardan itibaren kronik hastalıklar ön plana geçmiştir.


Yapay zeka, daha fazla veri ve giderek ucuzlayan sensörlerin birleşiminin sonuçları önümüzdeki dönemde meyvelerini vermeye başlayacak. İnsan genomunu daha fazla çözdükçe kişiselleştirilmiş tıp ile kronik hastalıkların tedavisinde önemli aşamalar kaydedilebilecek. Koruyucu tıp yaklaşımları ile hastalıkların oluşmasını engelleyecek stratejilerde önemli bir gelişme elde edeceğiz. Bu teknolojiler emekleme aşamasında da olsa geliştirilmeye başlandı. Burada önümüzdeki en büyük sorun olarak hastalıkların tedavisinin geliştirilmesinden çok endüstriyi kuşatan ekonomi olarak görünüyor. Penisilin gibi çok etkili ilaçlarımız ucuz olabilir fakat yeni geliştirilen ilaç ve tedavi protokolleri özellikle nadir hastalıklar konusunda çok maliyetli olmaktadır. Sağlık hizmetleri eşit ve adil sağlanması önümüzde ki dönemde en önemli konulardan biri olacaktır. Teknoloji şirketleri hastalıkların çözümü üzerinde çalışmaları yanında ölümsüzlük arayışları günümüzde hız kazanmış durumdadır. Gılgamış destanında bahsedilen ölümsüzlük bitkisini aramaya başlayan pek çok girişim var. Kriyonik araştırmaları, genetik ve telomeraz çalışmaları hızlıca devam etmektedir. Teknoloji hızlı gelişmeyi sürdürerek insanların en büyük problemlerine çözüm üretmeye devam edecek gibi duruyor. Dijital Sağlıkta bu konuda en önemli ve gelişmeye açık alanlardan biridir.